Meme Kanser Cerrahisi Sonrası Lenfödemle Yaşamak Zorunda Değilsiniz!!!

Meme Kanser Cerrahisi Sonrası Lenfödemle Yaşamak Zorunda Değilsiniz!!!

Meme kanseriyle ilişkili lenfödem, meme kanseri tedavisi sonrasında sıklıkla karşılaşılan bir sağlık sorunudur, farklı çalışmalarda %20-60 oranında bildirilmektedir. Aksiller lenf nodu diseksiyonu ve/veya radyoterapi gibi tedavi süreçlerinin ardından, vücutta opere olan kol, el veya gövdede lenf sıvısının birikmesiyle şişlikler ve rahatsızlıklar meydana gelir. Bu durum, sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik olarak da etkiler yaratabilir. Meme kanseriyle ilişkili lenfödem erken müdahale ve doğru tedavi yöntemleriyle yönetilebilir. Bu yazımızda,  meme kanseriyle ilişkili lenfödem belirtileri, nedenleri ve etkili tedavi yöntemleri hakkında detaylı bilgi bulabilirsiniz.

Meme Kanseriyle İlişkili Lenfödem Nedir?

Meme kanseriyle ilişkili lenfödem, meme kanseri tedavisi sırasında koltuk altındaki lenf bezlerinin alınması ve/veya radyoterapi sonrası gelişen bir durumdur. Bu rahatsızlık, lenf sıvısının vücutta ameliyat olan taraftki kol, gövde ve memede birikmesi sonucu meydana gelir ve özellikle kollar, eller veya göğüs veya sırt bölgesinde şişliklere yol açar. Lenf sistemi, vücutta sıvı ve toksinlerin taşınmasında önemli bir rol oynar. Ancak, radyoterapi veya lenf nodu diseksiyonu sonrası, bu sistemdeki yollar zarar görebilir ve lenf sıvısı birikmeye başlar. Sonuç olarak, bu birikim, şişliklere, ağırlık hissi ve cilt değişikliklerine neden olabilir. Meme kanseriyle ilişkili lenfödem, sadece fiziksel olarak rahatsız edici olmakla kalmaz, aynı zamanda hastaların yaşam kalitesini de etkileyebilir. Erken teşhis ve tedavi, bu durumu yönetmek ve semptomları hafifletmek için çok önemlidir.

Hiç Bir Hasta Tani Süresi Ne Kadar Geç Olursa Olsun Lenfödemle Yaşamak Zorunda Değildir!!

Meme Kanseriyle İlişkili Lenfödemin Nedenleri

Meme kanser ameliyatlarında lenf bezlerinin alınması ve/veya radyoterapi gibi işlemler sonrasında gelişebilen bir durumdur. Lenf sıvısının vücutta düzgün bir şekilde dolaşımını sağlayan lenfatik sistem, bu tür cerrahi işlemler sırasında zarar görebilir ve bu da sıvı birikmesine yol açarak şişliklere neden olur. Bu durumun ortaya çıkmasında etkili olan başlıca nedenler şu şekildedir:

  1. Koltukaltı lenf bezlerinin çıkarılması: Meme kanser cerrahileri sırasında koltukaltı bölgesindeki lenf nodlarının çıkarılması da gerekebilir. Lenf nodları, lenf sıvısını vücuttan dışarı taşıyan önemli yapılardır. Ancak, bu nodlar çıkarıldığında veya hasar gördüğünde, lenf sıvısı düzgün bir şekilde akamaz ve birikmeye başlar. Sonuç olarak, sıvı birikintileri şişliklere yol açar ve bu da lenfödemin gelişimine neden olur.
  2. Radyoterapi: Meme kanseri tedavisinde sıklıkla kullanılan bir diğer yöntem olan radyoterapi, hücreleri hedef alarak kanserli hücrelerin büyümesini engellemeyi amaçlar. Ancak, radyoterapi sırasında koltuk altı bölgeye uygulama yapılması durumunda, bu bölgedeki sağlıklı lenf damarları da zarar görebilir. Radyasyonun etkisiyle lenf damarlarında tıkanıklıklar veya daralmalar meydana gelebilir. Bu da lenf sıvısının düzgün bir şekilde akışını engeller ve lenfödem gelişir. Özellikle radyoterapi sonrası erken dönemde lenfödem riski artabilir.
  3. Genetik Yatkınlık: Genetik faktörler nadiren, meme kanseriyle ilişkili lenfödem gelişme riskini etkileyebilir. Ailede lenfödem öyküsü bulunan bireylerin, bu durumu yaşama olasılığı daha yüksektir. Genetik yatkınlık, vücudun lenf sıvısını taşıma kapasitesinin zayıf olmasına neden olabilir ve dolayısıyla lenfödem riski artar. Özellikle, lenfatik sistemin doğuştan zayıf olduğu kişilerde, cerrahi müdahaleler sonrası lenfödem gelişme olasılığı daha yüksek olabilir.
  4. Enfeksiyonlar: Enfeksiyonlar, lenfödemi daha da kötüleştirebilir. Özellikle meme cerrahisi sonrası cerrahi alanın iyileşmesi sırasında gelişebilen enfeksiyonlar lenf sıvısının birikmesine yol açabilir. Enfeksiyonlar, lenf sıvısının normal şekilde akışını engelleyebilir ve şişlikleri artırabilir. Ayrıca, enfeksiyonlar tedavi sürecinde zorluklara yol açabilir ve tedaviye yanıtı olumsuz etkileyebilir. Cilt enfeksiyonları ve lenf damarlarındaki enfeksiyonlar, bu durumu daha da karmaşık hale getirebilir.
  5. Aşırı Fiziksel Aktivite veya Travmalar: Meme kanser cerrahisi sonrası erken dönemde yani ilk birkaç haftada fiziksel aktivitelere dikkat edilmesi gereklidir. Aksi takdirde, aşırı fiziksel aktiviteler, travmalar veya yaralanmalar lenf sıvısının birikmesine yol açabilir. Özellikle kolların aşırı zorlanması, lenfödemin şiddetini artırabilir. Bu nedenle, cerrahi sonrası dönemde yapılan fiziksel aktivitelerin sınırlandırılması, lenfödemin gelişmesini önlemeye yardımcı olabilir.
  6. Kilolu olmak: Yapılan çalışmalarda aşırı kilo ve obezitenin lenfödem riskinde etkili olduğu gösterilmiştir.

Meme Kanseriyle İlişkili lenfödemin Belirtileri

Meme kanseriyle ilişkili lenfödem, cerrahi müdahale ve/veya radyoterapş sonrası gelişebilen bir durumdur ve genellikle aşağıdaki belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtiler, lenf sıvısının vücutta birikmesi ve lenfatik sistemin işlevini kaybetmesi sonucu ortaya çıkar. Belirtilerin şiddeti ve ameliyat sonrası gelişme süresi bireyden bireye değişebilir, ancak erken dönemde fark edilmesi tedavi sürecinde büyük önem taşır.

  1. Kol veya El Bölgesinde Şişlik: Lenfödeminin en yaygın belirtisi, etkilenen kol veya elde şişlik oluşmasıdır. Bu şişlik, genellikle cerrahiden sonra birkaç hafta içinde ortaya çıkar, ancak bazı durumlarda yıllar sonra da gelişebilir. Şişlik, vücudun lenf sıvısını düzgün bir şekilde taşıyamaması nedeniyle, özellikle el ve kol bölgelerinde birikmeye başlar. Şişlik zamanla artabilir ve rahatsızlık yaratabilir.
  2. Deride gerilme ve sertleşme: Lenfödem ilerledikçe, şişlik ve birikim nedeniyle deride gerginlik başlar. Cilt altında fibrozis ile ciltte sertlikler ve elastikiyet kaybı gelişir. Bu durum, bölgedeki cilt dokusunun zamanla daha katı bir hale gelmesine neden olabilir. Deri, normalde yumuşak ve elastik bir yapıya sahipken, lenfödem nedeniyle daha kalınlaşmış ve gergin bir hal alabilir. Bu, özellikle kollar ve ellerde belirginleşir.
  3. Kolda veya Göğüste Ağırlık Hissi: Lenfödem ağrıya yol açmaz ancak, kolda veya göğüs bölgesinde sürekli bir ağırlık hissi yaratabilir. Şişlik ve sıvı birikimi nedeniyle, bu bölgelerde sanki bir yük taşıyor gibi bir his oluşur. Bu ağır hissiyat, günlük yaşam aktivitelerini zorlaştırabilir ve kişiyi rahatsız edebilir. Ayrıca, bu ağırlık hissi genellikle hareket ederken daha belirgin hale gelir. Hastalar takı ve yüzüklerinin sıktığını fark ederler veya giysilerin kolu ameliyat olan tarafta daha dar hissedilir.
  4. Duyu Kaybı veya Uyuşma Hissi: Lenfödem, lenfatik sistemin yanı sıra sinir sistemine de zarar verebilir. Hem ameliyat sonrası komplikasyonlar hem de kemoterapi ve radyoterapi sonrası gelişebilen sinir hasarları kolda veya elde uyuşma, karıncalanma veya duyu kaybına yol açabilir. Sinirlerin sıkışması veya hasarı nedeniyle, bu bölgelerde his kaybı gelişebilir. 
  5. Deride Değişiklikler ve Kuruluk: Lenfödem olan bölgelerde deride kuruluk, pullanma ve kaşıntı gibi değişiklikler görülebilir. Lenf sıvısının birikmesi, cildin normal nem dengesini bozarak kurumasına yol açabilir. Ayrıca, cilt yüzeyinde ince çatlaklar, kızarıklıklar ve pullanma gibi belirtiler de ortaya çıkabilir. Derinin kuruması, enfeksiyon riskini artırabileceği için cilt bakımına özen göstermek oldukça önemlidir.

Bu belirtiler, meme kanseriyle ilişkili lenfödemin erken aşamalarında ortaya çıkabileceği gibi, 30 yıl sonra bile görülebilir ve tedavi edilmezse zamanla daha da kötüleşebilir. Erken fark edilen belirtilerle birlikte uygulanan tedavi yöntemleri, lenfödemin yönetilmesinde büyük rol oynar. Eğer bu tür belirtiler yaşanıyorsa, bir uzmandan yardım almak ve uygun tedaviye başlamak, durumun ilerlemesini engellemeye yardımcı olabilir ve mevcut lenfödem geriye döndürülebilir.

Meme Kanseriyle İlişkili Lenfödemde Tedavi Yöntemleri

Tedavide erkan tanı ve erken müdahale büyük önem taşır, çünkü bu durum ilerledikçe yönetimi daha zor hale gelebilir. Tedavi süreci, lenfödemin şiddetini geriletmeyi, oluşan şişlikleri ve şikayetleri ortadan kaldırmayı ve hastanın yaşam kalitesini iyileştirmeyi amaçlar. 

Aşağıda, meme kanseriyle ilişkili lenfödem tedavisinde yaygın olarak kullanılan yöntemler sıralanmıştır:

  1. Cilt ve tırnak bakımı: Her hastaya ameliyat sonrası dönemde hem cilt ve tırnak bakımı hem de günlük yaşam aktivitelerindeki düzenlemeler konusunda detaylı bilgi verilmelidir. Lenfödemi olan bölgelerde cilt bakımı son derece önemlidir, çünkü derideki kuruluk ve çatlaklar enfeksiyon riskini artırabilir. Derinin nem dengesini korumak için nemlendirici kremler ve losyonlar kullanılmalıdır. Cilt bakımı, ayrıca enfeksiyonlardan korunmak amacıyla düzenli olarak yapılmalıdır. Enfeksiyonları önlemek için, bölgedeki cilt temizliği dikkatlice yapılmalı ve her türlü kesik veya yaralanma anında hızla müdahale edilmelidir. Ayrıca, sıcak su ve ağır sabunlar gibi tahrişe neden olabilecek ürünlerden kaçınılmalıdır.
  2. Lenf Drenaj Masajı (Manuel Lenfatik Drenaj): Lenfödem tedavisinde önemli bir yöntem olan manuel lenf drenajı, özel bir masaj tekniğiyle lenf sıvısının hasarlı bölgeden sağlam bölgelere doğru yönlendirilmesine yardımcı olur, böylece şişliklerin azalmasını sağlar. FTR hekimi gözetiminde eğitimli fzt tarafından yapılan bu masaj, genellikle ardışık günlerde hastanın durumuna göre 1-3 hafta uygulanır ve tedavi sürecinde oldukça etkilidir.
  3. Çok tabakalı bandajlama: Özel kısa gerim bandajlarla eğitimli fzt tarafından FTR hekimi gözetiminde uygulanan bu kompresyon tedavisi şişliği azaltmada en etkin yöntemlerden biridir.
  4. Kompresyon Giysileri: Lenfödem kontrol altına alındıktan sonra idame dönemde kompresyon kollukları gibi bası giysileri giyilmelidir. Bu giysiler, etkilenen bölgeye baskı yaparak lenf sıvısının birikmesini engeller ve sıvının düzgün bir şekilde dağılmasına yardımcı olur. Bası çorapları ve eldivenler, bu konuda eğitimli FTR Hekimleri tarafından kişiye özel reçete edilmelidir. Her hastanın ödem durumu, yeri, mevcut diğer hastalıkları göz önüne alınarak farklı basınç ve tiplerde çoraplar hastalara verilmelidir.
  5. Egzersiz tedavileri: Egzersizler, lenfödemin yönetilmesinde önemli bir rol oynar. Egzersizler, kasların güçlendirilmesini ve lenf sıvısının daha iyi hareket etmesini sağlar. Özellikle kolları ve elleri etkileyen lenfödemde, kas hareketliliğini artıran egzersizler, sıvı birikimini azaltabilir. Bu egzersizler, kasları uyararak lenf sıvısının doğal olarak vücutta dolaşmasına yardımcı olur. Ayrıca, FTR hekim rehberliğinde yapılan egzersizler, hastaların rahatlamasına ve daha iyi bir yaşam kalitesi elde etmelerine olanak tanır.
  6. İlaç Tedavisi: Lenfödemin ilacı yoktur ancak enfeksiyon gibi bazı komplikasyonlarda semptomları tedavi etmek için antibiyotikler önerilebilir. Yine ciltte ileri kalınlaşma ve sertleşme için de topikal ilaçlar FTR hekimleri tarafından reçete edilebilir.
  7. Cerrahi Müdahale (Nadir Durumlar): Lenfödem çok ileri seviyelere gelmişse ve diğer tedavi yöntemleri yeterli olmuyorsa, cerrahi müdahale bir seçenek olabilir. Lenfödemi hafifletmek amacıyla bazı cerrahi işlemler uygulanabilir, ancak bu tür işlemler genellikle çok nadir ve son çare olarak tercih edilir ve uzun dönemde kanıta dayalı etkileri gösteren çalışmalar çok güçlü değildir. Son yıllarda meme ameliyatı sırasında yapılan lenfatikovenöz anastomozların lenfödemi engellemede başarılı olduğu bildirilmektedir.

Meme Cerrahisi Sonrası Lenfödeme Karşı Alınabilecek Önlemler

Lenfödem gelişmeden önce, risk faktörlerine sahip olan kişilere bazı önlemler önerilir. Bu önlemler, lenfödemin önlenmesinde ve tedavisinde önemli bir rol oynar. İşte alınabilecek önlemler:

  1. Düzenli Fiziksel Aktivite: Düzenli egzersiz yapmak, kasları aktif tutarak lenf sıvısının hareketini düzenler. Egzersizler, lenfödemin gelişmesini engelleyen önemli bir önlemdir. Yoga, yürüyüş gibi egzersizler lenfödem gelişme riskini azaltabilir
  2. Vücut Ağırlığını Kontrol Altında Tutmak: Obezite, lenfödemin en önemli risk faktörüdür. Sağlıklı beslenme ideal vücut kilosuna ulaşmak lenfödemi önlemede esastır.
  3. Cilt Koruyucu Tedbirler Almak: Derinin kuru ve tahriş olmasına engel olmak için nemlendirici kremler kullanılmalı ve ciltteki herhangi bir yaralanma hemen tedavi edilmelidir. Ayrıca, aşırı sıcak su ile duş almaktan ve tahriş edici kimyasal ürünlerden kaçınılmalıdır. Hamam ve sauna gibi sıcak ortamlardan kaçınılmalıdır.
  4. Kompresyon Giysileri Kullanmak: Riskli kişilerde Kompresyon giysileri, etkilenen bölgelere baskı uygulayarak sıvı birikimini engeller. Kompresyon kolllukları veya adaptif velkrolu bası giysileri bu amaçla kullanılabilir.
  5. Enfeksiyonlardan Korunmak: Etkilenen bölgede herhangi bir yaralanma veya enfeksiyon belirtisi fark edildiğinde, derhal tedavi edilmelidir. Cilt enfeksiyonları, lenfödemin daha da kötüleşmesine yol açabilir.

Sonuç olarak, lenfödem erken tanı, erken ve doğru tedaviyanında yaşam tarzı değişiklikleriyle yönetilebilir.Meme cerrahisi sonrası kolunuzda elinizde ve meme ya da gövdenizde şişlik veya ağırlık hissi varsa Prof. Dr. Pınar Borman ve ekibinden destek alabilirsiniz.

Bu gönderiyi paylaş