Aylık Arşivler - Kasım 2025

Lipödemin Nedeni: Genetik mi, Hormonal mi?

Lipödem, özellikle kadınlarda görülen ve vücutta orantısız yağ birikimi ile karakterize olmuş kronik bir rahatsızlık olmaktadır. Çoğu zaman bacaklarda, kalçalarda ve bazen de kollarda simetrik yağ artışıyla kendini göstermektedir. Lipödem, sadece estetik bir sorun olarak kalmayıp ağrı, hassasiyet, morarma eğilimi ve hareket kısıtlılığı gibi fiziksel belirtilerle de yaşam kalitesini düşürebilir. Bu yazımızda lipödemin nedeninin tam olarak ne olduğu, genetik faktörler mi etkili yoksa hormonal değişiklikler mi bu tabloya yol açmakta olduğunu açıkladık. Bu soruların yanıtı, hastalığın kökenini anlamak açısından büyük önem taşımaktadır.

Ergenlik, Gebelik ve Menopozda Lipödem Tetiklenebilir mi?

Lipödem, çoğu zaman kadınlarda görülebilen ve vücudun belirli bölgelerinde (özellikle bacak, kalça ve kollar) orantısız yağ birikimi sonucu oluşan kronik bir rahatsızlıktır. Sadece estetik bir problem olmakla kalmayıp ağrı, hassasiyet, morarma eğilimi ve hareket kısıtlılığı gibi belirtilerle yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilemektedir. Lipödemin dikkat çeken yönlerinden birisi de kadınların hormonal değişim dönemlerinde —yani ergenlik, gebelik ve menopoz süreçlerinde— sıklıkla ortaya çıkması ya da ilerlemesi olmaktadır.

Skolyozun Türleri: İdiyopatik, Konjenital, Nöromüsküler

Omurga, vücudun dengede durmasını sağlayan en kritik yapılardan birisi olmaktadır. Sağlıklı bir omurga, arkadan bakıldığı zaman düz bir çizgi şeklinde gözükmektedir. Skolyoz ise omurganın sağa veya sola doğru eğrilmesiyle ortaya çıkan bir deformite olmaktadır. Bu durum, yalnızca estetik bir görünüm değişikliği yaratmakla kalmayıp aynı zamanda solunum, duruş, hareket kabiliyeti ve bazı durumlarda omurilik fonksiyonları üzerinde de etkiler oluşturabilir. Skolyoz, farklı nedenlere bağlı olarak geliştiği için türlerine göre değerlendirilmesi oldukça önemlidir. Bu sayede hem tanı daha doğru konulabilir hem de tedavi planı kişiye özel hazırlanabilir. En sık görülen skolyoz türleri idiyopatik, konjenital ve nöromüsküler skolyoz olabilmektedir. Bu yazımızda bu üç ana skolyoz türünü detaylı olarak inceleyip kimlerde daha sık görüldüğünü ve her bir türün özelliklerini açıkladık.

Skolyozda Hangi Açılarda Hangi Tedavi Uygulanır?

Skolyoz, omurganın sağa veya sola doğru eğriliği ile karakterize edilen bir durumdur ve her yaş grubunda görülebilir. Tedavi planı, eğriliğin derecesiyle birlikte bireyin yaşı gibi faktörlere göre değişiklik gösterebilir. Skolyoz tedavisinde en önemli belirleyicilerden birisi de omurga eğriliğinin açısı olmaktadır. Bu açı, Cobb açısı olarak adlandırılır ve skolyozun şiddetini ölçmek için kullanılır. Cobb açısı, tedavi yönteminin seçimi ve ilerleme riskinin değerlendirilmesinde oldukça önemli bir role sahiptir. Bu yazımızda, skolyozda farklı açılarda uygulanan tedavi seçeneklerini, hangi durumlarda cerrahi veya konservatif yöntemlerin tercih edildiğini detaylı bir şekilde açıkladık.

Kemoterapi Sonrası Beyin: “Chemo Brain” Nedir?

Kanser tedavisi süreci, yalnızca bedeni değil, zihni de etkileyebilir. Özellikle de kemoterapi sonrasında bazı hastalar, dikkat, hafıza ve düşünme süreçlerinde zorluklar yaşamaya başlayabilir. Tıp dünyasındaysa buna “Chemo Brain” veya “kemoterapi beyni” adı verilmektedir. Bu yazımızda “Chemo Brain” ne anlama geldiği, belirtilerin neler olduğu ve nasıl yönetilebileceğini tüm detaylarıyla açıkladık.

Lenfödemde Enfeksiyonlardan Korunma Yolları

Lenfödem, lenf sıvısının cilt altı dokularda birikmesiyle birlikte oluşan şişlik, ağrı ve hareket kısıtlılığına neden olan kronik bir durumdur. Çoğu zaman kol veya bacaklarda görülebilir ve tedavi edilmediği zaman yaşam kalitesini ciddi bir oranda etkileyebilir. Algoloji (ağrı tedavisi) alanında da lenfödemle birlikte gelişen ağrı ve enfeksiyon problemleriyle sıkça karşılaşılır. Bu nedenden dolayı enfeksiyonlardan korunma, lenfödem yönetiminde en kritik basamaklardan biridir. Bu yazımızda da lenfödemde enfeksiyondan korunma yollarını anlattık.

Skolyozun Tanısı, Takibi ve Tedavi Süreci

Skolyoz, omurganın sağa veya sola anormal bir biçimde eğilmesi sonucu ortaya çıkan bir omurga problemi olmaktadır. Çoğu kişi skolyozu yalnızca “duruş bozukluğu” olarak görse de erken tanı ve doğru takip yapılmadığı zaman ilerleyebilen ve ciddi bir durum olabilmektedir. Bu yazımızda skolyozun tanı yöntemlerini, düzenli takip sürecini ve tedavi seçeneklerini detaylı bir şekilde inceleyip sizler için derledik.

Skolyoz ile Kifoz Aynı Şey midir?

Günümüzde omurga sağlığıyla ilgili en çok merak edilen sorulardan birisi de “Skolyoz ile kifoz aynı şey mi?” sorusu olmaktadır. İlk bakışta iki sağlık sorunu da aynı gibi gözükebilir. İkisi de omurga eğriliğiyle ilgili sorunlar gibi görünse de aslında farklı durumları ifade etmektedirler. Skolyoz ve kifozun birbirinden ayrılması da hem doğru tanı hem de tedavi süreci açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu yazımızda skolyoz ve kifozun ne olduğunu, birbirinden nasıl ayrıldığını, belirtilerini ve tedavi yöntemlerini detaylı şekilde ele almış bulunuyoruz ve sizlere sunuyoruz.

Primer ve Sekonder Pediatrik Lenfödem Arasındaki Fark

Lenfödem, lenf sıvısının dokularda birikmesi sonucunda gelişen kronik ve ilerleyici bir ödem (şişlik) durumu olmaktadır. Çoğunlukla kol, bacak, el veya ayaklarda ortaya çıkabilir fakat vücudun farklı bölgelerini de etkileyebilir. Yetişkinlerde daha sık görülse de çocuklarda (pediatrik dönemde) görülen lenfödem, ciddi bir sağlık sorunu olmaktadır ve yaşam kalitesini de önemli ölçüde etkileyebilmektedir.

İş Yerinde Tendon Ağrısını Azaltabilecek Ergonomi Önerileri

Modern iş hayatında masa başında geçirilen süre her geçen gün artmaktadır. Uzun mesailer harcanarak bilgisayar başında çalışmak, tekrarlayan el-kol hareketleri yapmak ya da ergonomik olmayan koşullarda işe devam etmek tendon ağrılarının en sık nedenlerinden birkaç tanesidir. Bilek, dirsek, omuz ve boyun bölgesinde hissedilen bu ağrılar, zamanla kronikleşerek kişinin iş performansını, günlük yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilmektedir.